G. TRAFİK PSİKOLOJİSİ
1. Trafikte Sürücülerin Birbirlerini Etkilemeleri
İnsan davranışlarını tepkisel olarak incelemeye ve değerlendirmeye olanak yoktur. İnsanın trafikte yaşadığı süreçleri refleks işlemleri ile de tam olarak açıklayamayız. Tam bir kanaate varabilmek için insanın verdiği tepki organizmasının özelliklerinin incelenmesi gerekir. Bu organizmanın kalıtsal ve yapısal özellikleri çok önemlidir. Örneğin, sürücüler araçlarını kullanırken hareket duyuları tarafından az uyarıldıklarından, zihnin uyarılması da eksik olmakta olup hız yapabilmektedirler. Bu durum yorgunlukla birlikte, reflekslerin yavaşlamasına sebep olup hafif hız sarhoşluğunu ortaya çıkartmaktadır. Bu ortamda içgüdüsel kuvvetler artarak duygulara hâkim olabilmektedir. Bu durum kişiliği gelişmemiş sürücülerde içgüdülerin yanlış tetiklenmesine sebep olabilmektedir. Aracın kapısını açıp da sürücü koltuğuna oturup, araçtan dışarıya bakıldığında, sanki dış dünya çok daha farklı, çekici ve güzel görünmektedir. Aracı hareket ettirebilmek, istediğin hızda sürmek, onu kontrol edebilmek, trafikte diğer araçlarla birlikte gidiyor olmak sürücüde ayrı bir hazzın oluşmasına neden olmaktadır. Yani bir teknolojik ürün olan aracı istediği gibi özgürce sürebilmek, onun gücünü ve hızını kendi gücü gibi görmek, araca olan yapay sevgiyi oluşturmaktadır.
İnsan, çocukluk yıllarından itibaren kendi ailesinde ya da çevresinde gördüğü araçlarla ilgilenir. İlk çocukluk oyuncağı genelde arabadır. Bu çocukluk hayalleri o andan itibaren alt benliğe yerleşmektedir. İnsan, araç kullanırken çok çeşitli zevkler alır, heyecan ve korkuyu aynı anda yaşar. Kendi iç dünyasındaki bütün kişilik özellikleri araç kullanırken ortaya çıkarır. Araç kullanma insan kişiliğini ortaya çıkaran en önemli etkenlerden biridir. İnsan, aracıyla yalnız kaldığında kendi iç dünyasında yaşamak istediği bütün duyguları uygulamaya geçirmek ister. Örneğin; insanın kendisine zarar veren sigara ve içkisini bırakamadığı gibi belki çok daha fazla zarar gördüğü aracını kullanma alışkanlığını da bırakamaz duruma gelebilir. Kişi araç ile hızlı yaşantısında, varlığını sürdürebilmek için bedenini korumak zorunda kaldığında, kendi doğasına ters gelse de beyni otomatik olarak bu duruma uygun bir refleks geliştirebilir. Beynin bu ortamda, irade dışı hızlı işlevler yapmaya yönelmiş olması bütün bedene yayılmakta ve insanı robotlaştırmaktadır.
Araç kullanım kültürü, diğer sürücülerden etkilenme ve onları etkileme üzerine bir modelleme çalışmasında; salgın modeli (sürüş davranışlarının öğrenilerek önlenemez şekilde yayılımı ), bağışıklık modeli (öğrenilen ve kötü sonuçlar doğuran sürüş davranışına direnç gelişimi), ekonomi modeli (bireysel olarak yapılan tüm sürüş davranışlarının tüm trafiği etkilemesi), sürekli değişim içindeki düşünceler modeli, yenilenme ve kabul görme modeli gibi modellemeler tanımlanmıştır.
Bazı araştırmacılar için tutum saldırganlık, risk alma, alkollü araç kullanma, hız yapma gibi geniş bir yelpazede değerlendirilirken, bazıları ise genel yapının daha küçük bir parçası olarak görmektedirler. Tutum-davranış ilişkisi çoğunlukla “beklenti-değer” modeline dayandırılmaktadır. Ayrıca trafikte davranışları anlamak ve değerlendirmek için “akılcı davranış kuramı “ (bireyin öznel normlarıyla belirlenen tutumların altında yatan niyeti ve bilinçli sosyal davranışı ele alır) ve “planlı davranış kuramı” (algılanan davranışsal kontrol kavramına atıfta bulunur) hala kullanılmaktadır.
Sonuç olarak; sürücülerin birbirlerini etkilemesi trafikte yaşanan en büyük sorunlardandır. Bu anlamda bir sürücünün trafikte seyreden bir sürücüden etkilenmemesi mümkün değildir. Sürücülerin diğer sürücülerden etkilenmemesi yönünde gerekli eğitim ve uyarıların yapılması gerekmektedir.
2. Trafikte Diğer Etmenlerin Sürücü Davranışlarına Etkileri
Geçmişten günümüze süregelen “Trafik Psikolojisi” ile ilgili araştırmalara göre, sürücülerin diğer sürücü davranışlarından nasıl etkilendiği gözlemlenebilmektedir. Trafikte şiddet yanlısı ve öfkeli sürücüler diğer sürücüleri etkilemeleri üzerine birçok araştırmalar yapılmıştır. Öfkeli sürücülerin trafikteki negatif davranışları ve sebepleri ve bunların diğer sürücüleri etkilemesini “Sürücü Davranış Analizi” diye adlandırabiliriz.
Öfkeli sürücü trafikte sinirlendiğinde önce açık bir şekilde el kol hareketleriyle diğer sürücüye bağırır ve sinirine hâkim olamaz ise hakaret etmeye başlar. Eğer diğer sürücü cevap verir veya tartışmaya devam ederse kullandığı araçla diğer sürücüyü çok yakın takip edip sıkıştırarak onu rahatsız eder. Bu durum diğer sürücülerin olumsuzu örnek almasına kendilerinin de aynı öfke davranışını sergilemesine neden olabilmektedir.
Sürücüler trafikte temel olarak birbirleriyle yarış içerisinde olup, duruma kazanmak ve kaybetmek olarak baktıklarından, kullandıkları dil ağırlaşmakta, şerit değiştirmelerine izin vermeyerek provokasyona sebebiyet vermekte ve intikam duygusu ile birbirlerini tehdit etmektedirler. Sürücü süper egosu olarak adlandırabileceğimiz bu durum diğer sürücüler üzerinde olumsuz etki bırakmakta ve etkilenmeye neden olmaktadır. Sürücünün kendisini ve diğer sürücü davranışlarını etkileyen “Sürücü Davranış Analizini” birkaç tane örnekle açıklayabiliriz.
· Trafikte engellendiğinde öfkelenme;
Önündeki araç yeşil ışıkta hareket etmez ise, park etmek için hazırlanır iken başka biri park ederse, öndeki geniş araç görüşünüzü engelliyor ise, vb.
· Trafikte tehlikeli araç kullanma;
Çok hızlı araba kullanma, arkadaki aracın tampona değecek kadar yakın gitme sürekli şerit değiştirme, çapraz aradan öne geçme, kırmızı ışıkta geçme, hız sınırının üstünde gitme, sağdan geçme, vb
· Trafikte saygısız davranma;
Araç kullanma biçimine bağırma kızma, hakaret etme, korna çalma, sıkıştırma, hata yapmaya zorlama, sürekli uzun farlarını yakma, vb.
· Trafikte plansız, kontrolsüz davranma;
Trafikte varacağı hedefi hesap edememe, yol şartlarına uygun hareket etmeme, zamanı ayarlayamama vb.
· Trafikte refleks olarak davranma;
(Düşünmeden hareket etme, çabuk sıkılma, anlık tepki verme, çok gereksiz hareketler yapma, birden hızlanma)
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere sürücüler için arabayı kullanmaktan öte yapılan bu davranışlara nasıl tepki vereceği daha önemli hale gelmektedir. Bütün bu yanlış davranışların her ne kadar kendi davranışı olarak kabul edilse de diğer sürücülerin etki altında kalarak bir zaman sonra aynı davranışları sergilemesinin çok uzak bir ihtimal olduğu unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, “Sürücü Davranış Analizi” ile trafikteki öfkeli sürücülerin olumsuz davranışlarını belirlemek, bunu rutinde tespit ederek ve gerektiğinde rehabilitasyon desteği ile trafikteki şiddeti engellemek ve diğer sürücülerin olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmek mümkün olabilir.